Merhabalar öncelikle siz kıymetli okurlarımızın yeni yılını tebrik eder, sağlık, mutluluk ve başarılara vesile olmasını yüce Rabbimden dilerim. Tele-Röportajımızın bu haftaki konuğu Ege bölgesinin sevilen simalarından gazeteci-yazar ve TV programcısı, yorumcu Avni Erboy.
Türkiye Milli Olimpiyat komitesi delegesi de olan Erboy, Avrupa FAİR-PLAY ödülüne layık görülen ve Kimse Duymasın, Fair Play ve Mutluluk Üçgeni isimli üç de Kitap çıkartmış, Hürriyet Gazetesinde Yazı İşleri Müdürlüğü, Manisa Haber Gazetesi Kuruculuğu, Yeni Asır Gazetesi Spor Müdürlüğü ve daha birçok ulusal ve Ege bölgesinde yayımlanan gazetelerde yazarlık yapmış olan kıymetli spor adamı Avni Erboy hocam ile gerçekleştirdiğimiz röportajımız sizlerle.
* Avni Erboy kimdir?
– Kökleri Amasya’ya dayanan Gökmenoğulları ve Kabasakal Sülalesi olarak bilinen ailenin bireyi olup, Kadı İbrahim Edhem Efendinin oğlu, Osmanlı’nın mahkemelerinde önemli görevlerde bulunan, Adliye Bakanlığı yapan Prevadi (Silistre) 1864 doğumlu İsmail Sıtkı Erboy’un 3 oğlundan birisi olan Avni dedem Urla doğumlu. Diğeri de Selanik’ten göç ederek yerleştiği Akhisar’da doğan Sait dedem. Akhisarlı olmasına karşın babasının memuriyeti nedeniyle, 04.02.1955 Alaşehir ilçesinde doğan ben; ilk, orta ve lise tahsilini Akhisar’da, üniversiteyi İzmir’de tamamladım. 1976 yılından bu yana da İzmir, Karşıyaka’da yaşıyorum. Sürekli Basın Kartı sahibi. Evli, iki çocuk babası, 2 torun sahibi.
* Gazeteci olma fikri ve arzusu nasıl gelişti?
– Akhisar Ali Şefik ortaokul 2. sınıfında okurken, sınıflar arası basketbol maçında benim de yer aldığım sınıf takımımız 3. sınıf takımını yenmişti. Okul gazetesinde haber yer aldı. Gazeteye bakan Coğrafya öğretmenimiz Şengül hanım, derste yayınlanan okul gazetesini nasıl bulduğumuzu sorduğunda bütün sınıf “Çok iyi” diye cevap verdi. Benim sessiz kalmama şaşıran öğretmenimiz “Senin gibi sporcu biri nasıl oldu da cevap vermez?” diye sordu. O zaman ayağa kalkarak “Hocam yalan yazmışlar. 3. Sınıfları yendik ama onlar kendileri yendi diye yazmış” dediğimde bütün sınıf beni tasdikledi. Bunun üzerine de öğretmenimiz “Senin Türkçen ve kompozisyonun da çok iyi o zaman spor haberlerini sen yazacaksın” dedi. Bir sonraki gazetede benim yazdığım spor haberleri çıktı. Gazete, aynı zamanda Akhisar Haber Gazetesi’nin de basıldığı Güven Matbaası’nda basılıyordu. Matbaadan benim spor haberlerini yazmamı istediler. Yazmaya başladım. O gün bugün de yazıyorum…
* Gazeteci olmasaydınız hangi mesleği yapmak isterdiniz?
– Avukat olurdum herhalde. Çünkü Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye bölümünü bitirdim. O dönem çoğu üniversiteye EML mezunları giremiyordu. Aldığım puan ile normal liseyi bitirmiş olsam en kötü ihtimalle hukuk fakültesine girebilecektim. Hep aklımda o kaldı. Sonra açılan yüksekokula 2. sırada girdim.
* Gazeteciliğe ilk olarak nerede başladınız?
– Akhisar’da Ali Şefik Ortaokulu Okul Gazetesi ve akabinde Akhisar Haber Gazetesi’nde.
* Gazeteciliğinizin yanı sıra başka uğraşlarınız var mıydı?
– Profesyonel olarak çalıştığım dönemlerde sadece gazetecilik yaptım. Gazetecilerin başka iş yapmasını hep yadırgadım. Ancak meslek örgütleri olan TSYD, TGS daha sonra spor ile ilgili çeşitli STK’larda başkan ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptım. Şimdi de STK görevlerimi başkan ve YK üyesi olarak devam ettiriyorum.
* Gazeteciliğinizin ilk yıllarında beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız isimler kimlerdi?
– Hep kendim olmak istedim.
* İlk köşe yazınız neydi ve neler hissettiniz?
– Akhisar Haber gazetesinde ilk köşem oldu. Güzel bir duyguydu. Ama en önemlisi Hürriyet gazetesinde Ege ekinde (Hürriyet EGE) yayınlanan ve tüm Ege’de dağıtılan gazetenin spor sayfasında ‘Kimse Duymasın’ başlıklı köşe yazılarımdı. Bu köşeyi yazmamı Çetin Emeç istedi ve adını da kendisi koydu. Hayatım boyunca da bu Kimse Duymasın ismine sahip çıktım. Harika bir duygu… Yıllardır da bu isimle köşe yazdım, şimdi de kendim çıkardığım ve Karşıyaka’da 17 yıldır aylık olarak yayınlanan Karşıyaka Haber gazetesinde Kimse Duymasın köşesi olarak yazıyorum. www.kimseduymasin.com adlı web haber sitem de var.
* Avni Erboy’u başarı basamaklarını tırmandıran en önemli etkenler neler oldu?
– Yılmadan çalışmak. Tüm dedikodulara ve söylentilere kulak tıkamak. Haberi tek taraflı değil de araştırarak yazmak, okumak, araştırmak, iyi bir aile reisi olmak ve düzenli yaşamak.
* Hiç tehdit aldınız mı?
– Almışımdır herhalde… Ama öyle tehlikeli biçimde değil de hep “Seni işten kovduracağım” şeklinde olmuştur. Emekliliğe kadar hep ara vermeden çalıştım… Doğru ve dürüst olarak insanlarla iyi geçinmeye özen gösterdim. İş ile dostluğu ayırt ettim ve edilmesini de sağladım. Karşımdakine hep güven verdim. Bu nedenle de tehditlere gülüp geçtim.
* Olsa yine de yaparım dediğiniz şey var mı?
– Meslekte hep zirvede oldum. Sıfırdan zirveye çıktım ve orada bıraktığım için içimde kalan bir şey olmadı. Meslekte çok hatalar yapmışızdır ama hep güzel işlerde imzamız oldu. O nedenle yine yaparım dediğim aynı işim olur.
* Meslek hayatınız boyunca keşkeleriniz neler oldu?
– Olduğunu söyleyemem… Bir ara Erol Simavi İstanbul’a çağırdı. Kabul etmedim. Bir dönemde Hürriyet’in çıkardığı GAZETE GAZETESİ’nin spor müdürlüğünü İzmir’den aldıkları izin ve istek üzerine İstanbul’a giderek geçici süreyle yaptım. O dönem İstanbul’da kalmamı çok istediler ama kalmadım. O dönem yardımcım olan daha sonra TSYD Genel Başkanlığını da yapan rahmetli Onur Belge’ye işi bıraktım. İzmir’e işimin başına döndüm. Keşke kalsaydım diyor muyum? Onu da bilemiyorum. Ama bana hep keşke İstanbul’a gelseydin, kalsaydın diyen çok meslektaşım ve büyüğüm oldu. Keşkelerim belki yaptığım hataları yapmaz olacağımdır.
* Basınımızın özgür olduğuna inanıyor musunuz?
– Bu ortam ve kişiye göre değişiyor. Biz hep özgür dönemde çalıştık. Ben patronumu bile eleştirdim. Kızdı ama sonunda “Haklıymışsın, seni dinleseydim” dediği gün yazılarımdaki haklılığım bir kez daha kanıtlanmış oldu. O nedenle ben özgürce yazıyorum. Ama şu andaki basın için söylenir mi? Önce şunu irdelemek gerekli. Basınımız nerede? Sonra özgürlüğü tartışılmalı. Tirajlar da gerçeği yansıtmaktadır.
* Git gide dijitalleşen basın dünyası için neler söylemek istersiniz?
– Bazen çağa ayak uydurmak gerekir diye düşünüyorum.
* Dijitalleşmeyi avantaj mı yoksa dezavantaj olarak mı değerlendirirsiniz?
– Biz çok güzel dönemde çalıştığımız için dezavantaj diyeceğim. Ama bizim dönemimizi yaşamayanlar avantaj olduğunu zannedecek.
* Başbakanlık Sarı Basın Kartının alım koşulları hakkında neler söylemek istersiniz?
– Gerçek gazeteci ile naylon gazeteci ayırt edilmeli. Gazeteciyi belgeleyen, profesyonelce bu işten ekmek yiyen gerçek gazeteciler ve hak edenlere verilmeli.
* Birçok gazetede ve farklı görevlerde bulundunuz. Kendinizi en iyi hissettiğiniz yer neresi oldu?
– Hürriyet Gazetesi.
* Gazeteciliğin boyunca, birlikte görev almaktan keyif aldığınız mesai arkadaşlarınız kimlerdi?
– Çok gazeteci yetiştirdiğim için her biriyle de keyifle çalıştım. Bugün olsa yine aynı ekiplerle çalışmak isterim. Hepsi harika insanlardı. Sıfırdan geldiler, en yükseğe kadar çıkanlarla şimdi gurur duyuyorum. Ama Hürriyet’e beni transfer eden daha sonra matbaa müdürüm ve bölge temsilcim de olan Ertuğrul Kale ile çalışmaktan gerçekten keyif alıyordum.
* Gazetecilik sizin için ne ifade eder?
– Hayatım…
* Meslek hayatınız boyunca sizi en çok üzen ve mutlu eden gelişmeler neler oldu?
– Çok olmuştur. Hangi birisini anlatsam ki…
* Görev başındaki Avni Erboy ile iş dışındaki Avni Erboy arasında ne gibi farklılıklar vardır?
– Hiçbir zaman için mütevaziliğini kaybetmeyen, herkesle dost olan işini yapan, içeride ve dışarıda bir olan… İşi ve arkadaşlığı ayırt etmesini bilen, bilinmesini sağlayan.
* Avni Erboy’u en çok neler mutlu eder?
– Yalan söylememek.
* Avni Erboy’u en çok neler kızdırıp sinirlendirir?
– Yalan ve riyakârlık.
* Gününüzden günümüze en çok beğendiğiniz gazeteciler kimlerdir?
– Ben ustalarla çalışma şansını yakaladım. Bunlar Yeni Asır’da Dinç Bilgin, Cemil Devrim, Güngör Mengi, Çetin Gürel, Aydın Bilgin, Şevket Özçelik, Gürkan Ertaç, Erhan Ünver, Özden Alpdağ gibi… Hürriyet’te de Çetin Emeç, Nezih Demirkent, Oktay Ekşi, Rahmi Turan, Hasan Yılmaer, Doğan Koloğlu, Eşfak Aykaç, Nezih Alkış, Rıdvan Yelekçi, Esat Yılmaer başta olmak üzere Ve Hürriyet’in efsane yazı işleri kadrosu… Her biri apayrı değerdi. Günümüzde Yeni Asır Gazetesi’nde spor müdürü olduğum dönemde ilk kez köşe yazısını sayfaya koyduğum Yılmaz Özdil.
* Avni Erboy en çok hangi yazarları beğenir?
– Yazar ayırt etmem. Hepsini okumaya gayret ederim.
* TMOK üyeliği de yapmış biri olarak oradaki çalışmalarınızdan söz eder misiniz.
– TMOK Fair Play Komitesi’nde Başkan Erdoğan Arıpınar’dan sonra en kıdemli üye benim. Fair Play Komitesinin amacı ülkemiz gençliği başta olmak üzere herkese fair play olgusunu aşılamak. Bunun için yurt genelinde üniversitelerin Spor Bilimleri Fakültelerine giderek fair play panelleri veriyoruz ve yarışmalar yapıyoruz.
* Gazeteciliğinizin yanı sıra üçte kitap yazdınız. Bize kitapların isimlerinden ve içeriğinden söz eder misiniz.
– Kimse Duymasın: Hürriyet Gazetesi İzmir Bürosunda çalıştığım dönemlerde Kimse Duymasın köşe yazılarımın toplandığı kitap. Hürriyet Gazetesi tarafından çıkarıldı.
Fair Play Kervanı: Fair Play ile ilgili yazılarımın toplandığı kitap.
Mutluluk Üçgeni: Doğduğum Alaşehir, büyüdüğüm Akhisar ve yaşadığım Karşıyaka ile ilgili yazıların yer aldığı kitap.
Fair Play Kervanı ve Mutluluk Üçgeni isimli kitaplarımı kendim bastırdım ve ücretsiz hediye ediyorum.
* Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
– Gazete ve kitap yazılarına saygı duymalarını, nasıl emek verilerek o eserlerin okuyucuya ulaştırıldığını hissetmelerini isterim. Onların eline ulaşması için kaç kişinin alın terinin olduğunu bilmelerini ve uğraş verdiğini bilmeleri şart diye düşünüyorum.