Sevgili dostlar, bugün dile getireceğim konu kişinin en güçlü yerinden vurulması olayıdır. Söyleyeceklerim tamamen bana ait düşünceler ve beni bağlar.
Kanımca, kişi en güçlü değil de en zayıf yerinden vurulacağını, güçlü yönünün onu her türlü tehlikeden koruyacağını düşünür ama öyle değil.
Tamam, en zayıf yeriniz en hassas olduğunuz yönünüz olabilir ama en güçlü yerinizden vurulabileceğiniz aklınıza gelmez. Onun için de çok böbürlenmemek lazım.
Mesela İbo sesinden vuruldu. Tamam, kendisine suikast yapıldı ama hiçbir hayati organını kaybetmedi, sesinden başka. Zarar gördü görmesine ama sesi Tatlıses’in en güçlü yönüydü ve bundan oldu. Programı da yayından kaldırıldı, çünkü hasta ziyaretine dönen yayın genç kuşak tarafından Ti’ye alınmaya başlamıştı. Herkesin ve herkesimin severek dinlediği, bizim kuşağın ise dinlerken büyüdüğü İbrahim Tatlıses bir başka hastalıktan muzdarip olmadı, en güçlü yönü sesiydi, sesini kaybetti.
Kendisini ziyarete gelen rahmetli Turgut Özal ve heyet üyelerine afra tafra yapan kibir abidesi Saddam Hüseyin, millet olarak adam yerine koymadığı ve kimyasallarla soykırım yaptığı bir Kürt Yargıç tarafından yargılanmış, tipik bir Ortadoğulu yaklaşımıyla değer vermediği karşı cins bir hanım tarafından sorgulanmıştı. Kibir sahibi Saddam, ezilsin, üzülsün ve savunması düşsün diye değer vermediği iki özellikle bile isteye sınanmıştır. Biri Kürt ve öteki kadın. Hatta bir keresinde kendisini sorgulayan kadına “kadın, sen kim oluyorsun da beni sorguluyorsun, git evinde otur” demişti. Kibirli Saddam gururunu kaybetti.
Bir zamanların efsanesi Fransız aktrist Brigitte Bardot çok genç yaşta bir hastalığa yakalanmış ve yüzü tanınmaz hale gelmişti. Herhangi bir hastalıktan yakınmıyor, güzeldi, güzelliği gidiyor.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. En güzellerin yaşlandıkları takdirde çok fazla çirkinleşmesi, yakın çevrenizden de müşahede edebileceğiniz gibi çok varlıklıların fakirleşmesi, kibirlilerin gururlarını kaybetmesi…vs.
Hayat bu işte. Mesela Sezar en güvendiği adamı Brütüs tarafından hançerlenince ne demişti? Sende mi Brütüs. Yani en güvendiği generali, adamı kendisine ihanet ediyordu. İşte tıpkı bu ihanet gibi de biz en güçlü yerimizden vurulacağız. Paran mı çok, fakir olma ihtimalin yüksek. Çok mu yakışıklısın, yüzünde çıban çıkabilir. Çok mu sağlıklısın, en beter hastalıklar seni bekliyor, dikkat et. Arkadaşlarının haddi hesabı yok mu, iki lafın belini kırabileceğin bir dosta hasret kalabilirsin. Ailene, kardeşlerine çok mu değer veriyorsun, az sabret hele. Gör Allah’ın hikmetini. Güvendiğin parti sonsuza dek bir çizgide mi gidecek sanıyorsun? Aç ve izle haber bültenlerini…..
Sözün kısası, hayat bir şekilde devam ediyor ve kime güvendiysen, en çok hangi yönünün güçlü olduğunu düşünüyorsan işte asıl o yönden İMTİHAN edileceksin.
Yeni doğan güzeller güzeli yavrum için isim araştırıyordum. Birçok isim havuzda birikti sevdiklerimiz sayesinde. Ancak isim vermenin ciddi bir konu olduğunu bildiğimden bu konuda hassas davranmam gerektiğini biliyordum ve ben de ‘Diyanete Sorun’ aracılığıyla bazı isimleri ilettim. Diş İşleri Yüksek Kurulu bir süre sonra dönüş yaptı ve sorduğum iki isim içinde maalesef uygun değildir dedi. Halbuki toplumda ne kadar da çok kullanılan isimler bunlar. Bu konuyu dile getirmemin sebebi hikmeti: Kafalarına göre isim koyanlar, aile bireylerinin isimlerinden heceler alıp yeni yeni isimler türetenler, bile isteye örf ve adetlerimizin hilafına isim takanlar yanlış yapıyorsunuz. Vebal altındasınız. Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum var ve bu kurum isim konulması konusunda vatandaşa yol gösteriyor. İsimlerin çocuklar üzerinde büyük tesiri vardır ve şimdiden boş beleş evlatlar yetiştirmenin de ne size, ne bu millete bir faydası yok.
Kitap zamanı: Mizah dergisi Ot. Ekim 2021 tarihli dergi Yaşar Kemal konulu. İyi okumalar.