Duygularını dışa vuramayan insanlar genellikle yazma yollarına başvurarak içindekilerini anlatmaya çalışırlar.
Her insan muhakkak bir şeyleri sözlü veya yazılı olarak anlatmak ister. Kimi insanlar bu konularda oldukça duygusaldır. Yaşadıklarını veya heyecanlarını paylaşabileceği insanlara ihtiyaç duyar. Bazen bir arkadaştır, bazen de anne veya babamızdır, kimi zaman da en yakınımızda bulunan eşimiz veya sevgilimizdir.
Üzüntülerimiz, sevinçlerimiz, öfkelerimiz, heyecanlarımız, şaşkınlıklarımız, bizim duygularımızı oluşturan faktörlerdir. Karşımızdaki insana, bir durum karşısında yaptığımız davranış şeklimizdir duygularımız.
Duygu, bir insanın ruh halinde içsel ve çevresel tesirlerle yani herhangi bir durum karşısındaki etkileşiminden doğan değişimdir. Duygularımız aynı zamanda bizim sağlığımızı belirlemede en önemli faktörlerdendir. Psikolojimizi derinden etkiler. Kişiliğimizin oluşmasında önemli bir rolü vardır.
Duygular sanatın çeşitli alanlarında ve ya edebiyatta yazı yoluyla kâğıda döktürülerek konuşturulur. Yaptığımız resimlerde ve ya yazdığımız şiirlede, içimizdekilerini bu yollarla anlatırız. Yada duygularımızı karşımızdaki kişiye alacağımız küçücük hediyelerle gösteririz.
Zaman zaman en üst düzeyde, mevki sahibi olan siyasetçiler, üst düzey sanatçılar, elit tabakadan olan kişilerin bile bazı durumlar karşısında duygulandıklarını biliriz. Bazen bu durumlara sosyal medyada sıkça karşılaşır, takip ederiz.
Herhangi bir olay karşısındaki duyguların şiddeti, kişiden kişiye ve yerden yere farklılıklar gösterir. Annesini ve ya babasını kaybeden bir insanın bu duruma karşı aldığı tavra göre duygulanırlar. Yaşam koşulları insanların duygularını belirlemede büyük rol oynar. Duygu şiddeti yaşam şekillerine ve içinde bulunduğu duruma göre farklılık kazanır. Kişiler aynı olaya, aynı oranda duygulanmaya bilirler.
Duygular her dilde ve kültürde, bulundukları yerlere göre farklı anlamlandırılmaktadır. Her dilde aynı şekilde anlatılamayan ve her yörede aynı olmayan duygu ifadesi, ifade ayrımlarına hakim olan kişilerin topluluk psikolojisinde etkinlikleri artmaktadır. Duyguların anlaşılabilme şekilleri hayat içindeki gelişimlerle daha hızlı ilerlemekte ve şekillenmektedir. İçinde bulunduğumuz olaylar bizim duygu şiddetimizi belirler.
Yılın belirli günlerinde kutlanan anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, gencik bayramları veya çocuk bayramları aslında bir yerde de duyguların anlatıldığı alanlardır. Karşımızdaki kişiye seni seviyorum demek isteriz. Kimisi yılda bir kere olan bu kutlamalar karşı iken kimisi ise bu durumu fırsat bilip, bu konuları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır. Çünkü karşısındaki kişiyi her gün sever ama hayat koşullarında fırsat bulamadığı için belki de en güzel o gün dile getirecektir.
Hepimiz biliriz ki duygularımız bir günlük ve ya bir saatlik değildir. Duygularımız biz yaşadığımız süre içinde bizimle birlikte var olurlar ve bizimle birlikte devam ederler.