KANIKSAMA

Alışmak bazen olumlu bir duyguyu da oluşturur. Kanıksamak ise bir yerde de ‘duyarsızlaşmak’ demek daha doğru olabilir. Mesela felaket görüntüleri, savaş haberleri, trafik kazalarının canlı videoları vs… Bu gibi haberler ya da yazılar ya da çizgiler… Her ne kadar iyi niyetli olsalar ve ‘dokunma’ derdiyle yapılmış olsalar da, çoğu zaman amaçtan uzaklaşıyor ve bizim toplum içindeki psikolojimizi alt üst ediyor. Sürekli aynı şeyleri okumak, dinlemek, görmek, izlemek insanlara bu durumu kanıksatıyor.

Burada bir durumu kanıksarken kendimize ve topluma karşı duyarsız olmamak gerekir.

Kanıksamanın toplum içindeki yerine ve insanlar üzerindeki etkisine bir bakalım. Toplum mühendisleri bazen insanları belli konularda belli duruma getirebilmek için, insanlara fark ettirmeden, insanlar üzerinde hipnotizma uygular ve bu konuları kendi amaçlarına ulaşmak için topluma kanıksatırlar. Toplumda kanıksama yöntemini kullanırlar. Kişi kendinin farkında ise ve hayata karşı bilinçli ise bu durumdan ya az etkilenir ve erken fark eder, ya da etkilenmez.

İnsan üretir, tüketir, yok eder, değiştirir, savaşır, yadırgar, eleştirir, över, yüceltir, aşağılar, kirletir,   çalar, çırpar, korkar, hayvan taklidi yapar…

İnsan ölümü, korkuyu, savaşı, ayrılığı, vahşeti, açlığı yoksulluğu neden kanıksar? Toplumun ekonomik yapısını, olumsuz siyasal davranışlarını,  bebelerin açlıktan ölmesini neden kanıksar?

Davranış bilimcilerine sorarsanız insanın olumlu ya da olumsuz her şeye alışabilecek gücü bulunmaktadır, hatta bu durumun tekrarı kişilerde alışkanlık bağımlılık yapabilir. İşte bu durum kanıksama halini meydana getirir.

Kanıksarken bir durumu, insanların bizim üzerimizdeki etkilerini de unutmamak gerekir. Kötü durumlar bizim üzerimizde kanıksama durumu haline gelmemelidir.

Hayatta her durum yaşanabilir. İyi durumları kanıksamak ise en güzelidir.