İsrail veya bazılarının ifadesiyle İTrail 7 Ekim’den beri, tam 25 gündür aralıksız Gazze’yi vuruyor.
Sözüm ona İslam ülkeleri kem-küm etmeler, belki kısık bir sesle kınamalar dışında bir şey yap(a)mıyor. Birleşmiş Milletler taraflara itidalli olmaları yönünde çağrı yapıyor.
Uzak Doğu’da nüfusları 150-200 milyonları bulan başta Endonezya gibi ülkeler sanki Mars’ta yaşıyorlarmışçasına sadece kuru bir kınama ile yetiniyor.
Düşman kardeşler İsrail ve İran arasında sözlü düello laftan öteye geçemiyor
Lübnan Hizbullahı dışında Gazze’ye açıktan askeri destek veren yok.
Yardım tırları konusunda başı Türkiye çekiyor ama bu da yeterli görünmüyor.
ABD başta olmak üzere Batı’nın sınırsız kaynak sağladığı İsrail, bugüne kadar savaşçı-sivil ayrımı yapmaksızın 8 binden fazla insanı öldürdü. Yuvarlak rakamlar verirsek bunlardan 3 bini çocuk, 2 bini kadın ve bunların eli silah tutmuyor. 20 bin de yaralı var ve bunların da birçoğu maalesef yetersiz tıbbi malzemeden ötürü ölecek, inşallah şehit olacaklar.
Kuduz köpek İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu kendileri için “biz ışığın çocuklarıyız, Filistinliler ise karanlığın çocuğu” dedi. Sanırsam “hayatını isteklilerin istifadesine sunaraktan kazananların çocuğu” ifadesi kendileri için daha uygun bir yakıştırma olacaktır. Saygı değer okurlarıma argo ve küfür okutturmamak için Türkçe’nin bana sunduğu imkânlarla meramımı ifade etmek istediğim sanırım anlaşılmıştır.
Siyon tapınağı uşağı İsrail yönetimi ile kendi halinde yaşayan barışçıl Yahudileri ayrı bir kefeye koymak lazım. Gerçek Yahudiler bu gün Gazze’de yaşananları protesto etmekte, kendi dindaşları tarafından tartaklanmaktadır. Bizim meselemiz Armageddon Savaşını başlatmak adına “Tanrı’yı nasıl daha fazla kızdırırız da kıyamete zorlarız” düşüncesinde olanlarla. Bu ahlak yoksunu İblis soyu, Nazi Almanya’sında çektiklerinin kat be katını bugün mazlum Filistin halkına yapmakta,zamanında çektiği ıstırabı uygulamakta. Sanırım “tecavüzcüsüne âşık olan mağdure kadın” misali gördükleri zulmü bugün kendileri uygulamakta. Bu arada Auschwitz kampı gibi ölüm yerlerinin de bir paravan misali danışıklı dövüş olduğu, İsrail’in kurulması adına bir tertip olduğunu savunan komplo teorisyenleri de yok değil. Bu da bir başka yazı konumuz olsun.
Bu iblis soyları bir zamanlar kendilerine en büyük yardımı yapanların da hatırını yok saymaktadır. Endülüs Emevi devleti yıkılırken Osmanlı deniz filosu kurtarabildiği kadar Yahudi’yi kurtarmıştır ve bunu yaparken de “mazlumun dini sorulmaz” kaidesi gereği müminlerden ayırt etmemişlerdir. İkinci dünya savaşında birçok Yahudi yine Türkiye Başkonsolosu aracılığıyla Türk pasaportu verilerekten Almanya dışına çıkabilmiş, canlarını kurtarabilmiştir. Bugün kendilerine acımasızca saldırdıkları insanların din kardeşleri esasında canlarını kurtaranların ta kendisidir.
Kim ki bir milleti açlığa mahkûm ede, kim ki bir milleti susuzluğa duçar ede
Kim ki bir milleti ilaçsız bıraka ve sivil yapıları hedef ala, paaa Rabbi tez zamanda boynu altında kala
Bugün Gazze’de yeterli gıda ve su bulunmamakta, an itibari ile ilaç stokları tükenmekte, sivil yerleşkeler, hatta hastaneler vurulmakta ve ameliyatlar dahi cep telefonları ışığında yapılmaktadır. Bu büyük bir zulümdür ve dünya bu zulmü sadece izlemekte, en fazla kınamaktadır.
Saflar belli olmuştur. ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere Batı, İsrail’i sonsuza dek destekleyeceğini göstermiştir.
Müslüman dünyasında askeri bir hareketliliğin yaşanmayacağını da tarih göstermiştir.
Maalesef İslam dünyası ancak kuru gıda sevkiyatı ile vicdanını temizlemekte ve yapılan mitinglerle deşarj olabilmektedir.
Bu denklemin bozulması bir başka gücün devreye girmesi ile olabilir ancak ama bu güç kesinlikle Müslüman olmayan bir süper güç olmalı, hoş Müslüman olan süper bir güç de yok ya. Neyse, tekerleme gibi oldu, hemen kimmiş bu güç yazalım: ÇİN.
Evet, Çin tamı tamına 6 savaş gemisini Ortadoğu’ya gönderdi. Gazze şeridinde muazzam doğalgaz yataklarının olduğu, bunun yeni bir BAE ve Katar gibi ultrazengin devletçikler yaratabileceği, Çin’in bu pastadan pay alabilmek adına çoktan burada konuşlanmak istediği, Amerika Birleşik Devletlerinin buna göz yumamayacağı, Hamas’ın İsrail’e saldırmasını bu yüzden birilerinin teşvik ettiği ve MOSSAD başta olmak üzere gerek istihbarat ve gerekse ordunun bu yüzden açık vermeye itildiği, Demir Kubbe füzesavar sistemlerinin bilerek yetersiz bırakıldığı söylenenler arasında. Ayrıca Rus – Ukrayna savaşında İsrail’in Yahudi olmasına rağmen Zelensky’e destek vermemesini ve ABD’nin çok yakında başını ağrıtacağını bildiği Çin ile ilişkilerini geliştirme kararı ve dahası Gazze kıyı şeridinde olması kuvvetle muhtemel gaz yataklarının çıkarılması ve paylaştırılmasını İsrail hükümetinin Çin’e bırakmış olması da yine Birleşik Devletleri kızdırdığı ve Hamas – İsrail savaşı sayesinde devasa güçteki filolarını ve diğer Batılı güçlerin filolarını bölgeye konuşlandırdığı, Ortadoğu’ya muazzam bir silah sevkiyatı yaptığı ve böylecehâkimiyetiniarttırdığı söylenenler arasında. Ancak tamda bu noktada Çin devrede ve 6 savaş gemisi ile denkleme dâhil olmuş durumda. Çin ile müttefik ülkeler İran ve Rusya. Sanırım bir kıvılcım bölgeyi “Metal Fırtına” romanına çevirebilecek.