Bundan tam 17 yıl önce yine böyle sabahlara böyle günlere uyanmıştık.
Aşırı sağanak yağmurlardan sonra; Batı Raman ve Raman dağlarından gelen çamurlu suların dere yatağını taşırması sonucu sel yıkıma yol açmıştı. Belediye 6-7 saat öncesinden sel felaketine maruz kalınabileceğine ilişkin anonslar yapmasına rağmen, yetkili kurumların yeterli hassasiyeti göstermemesi ve tahliyeye yönelik çalışma yapılmaması yüzünden ölümler artmıştı. Sel felaketinden etkilenen toplam nüfus 100 binin üzerindeydi. 3 bine yakın ev oturulamaz durumdaydı. Selden dolayı 8’i çocuk 3’ü erişkin 11 kişi hayatını kaybetmişti. 20 civarında da yaralı bulunmaktaydı.
Gelin görün ki yıl 2023. O güne kıyasla neyse ki çok büyük bir felaket olduğu söylenemez fakat yine de böyle bir felaket ölümlere ve yaralanmalara sebep olabiliyor. Bu duruma çarpık kentleşmenin, yetersiz altyapının ve artması gerekirken günden güne azalan ağaçlandırmanın sebep olduğunu söylememize gerek yoktur herhalde. Bunu bir ortaokul öğrencisine de sorsanız size selin gerçekleşmesine sebep olan faktörleri sayabilir şüphesiz. Keşke kent üzerinde yönetim hakkı olan yetkililerin de bu faktörlerden haberi olmuş olsaydı ve bunun önüne geçebilmek için boş harcamalar yapmak yerine bu tarz felaketleri engellemiş olsaydılar. Evet sel olabileceğine dair önceden bir takım uyarılar yapılmış fakat dere yataklarındaki yerleşim alanlarında yaşayan insanlar oralardan tahliye edilmediği müddetçe bu uyarılar ne kadar anlamlı, tartışılır. Bu da bir nevi ihmalin ve bununla beraber gelen tedbirsizliğin ta kendisi değil midir? Bu şekilde ihmallere göz yumup bir doğal afet sonucu olarak yaşanan felaketlere kader diyemezsiniz.
2006’dan bu yana 3 yerel seçim geçirdik. Bu 3 seçimde bu kent, kayyum olarak gelen belediye başkanları da dahil olmak üzere toplam 5 belediye başkanı görmüş olmasına rağmen gelin görün ki bunların altyapıya, çarpık kentleşmeye ne faydaları olmuş? Her gelen borçları katlamış durmuş, zaten var olan yolları yapmış durmuş, çarpık kentleşmeye çanak tutmuş. Bu problemler asıl belediyenin sorumluluğunda olmasına rağmen bir de bu kadersiz şehrin milleti temsil ettiklerini söyleyen vekilleri var değil mi? Hangi vekil o makama gelirken sadece milleti düşünmüş? Bugüne kadar Batmanın İluh deresini hangi vekil kendine dert edinmiş de sorumluluk almış? Hangisi milleti adına elini taşın altına sokma niyetinde ve gayretinde olmuş? Ben cevap vereyim hiçbiri. Çünkü İluh deresi sadece seçim vaadi olarak uygun bir konudur. Her aday gelir, seçimden önce İluh deresini ıslah edeceğim sözü verir sonrasında ise İluh deresinin esamesi bile okunmaz. Bu yıllardır böyle ve biz buna çok alıştık. Öyle bir felakette yakınlarını kaybeden vatandaşla aynı safta durup cenaze namazı kılmakla, acını paylaşıyorum mesajı verip taziyesine iştirak etmekle olmaz bu işler sayın yetkililer. Sizin bu memleketin vekili olarak yapılması gerekenleri yapmanız en azından söz konusu edip meclise taşımanız gerekmektedir. Bugün Batman için bunu yapamayacak bir vekil varsa oturduğu koltukta oturmasının da bir anlamı yoktur, vesselam.