Sanatı tanımlamak gerekirse en geniş anlamıyla; yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak, duyguların dışavurumudur.
Tarih boyunca insanlar sanat hakkında pek çok şey söylemiş ve yapmışlardır. Neyin sanat olarak adlandırılacağına dair birçok fikirler, sürekli olarak değişmiş, bu geniş anlama zaman içinde değişik kısıtlamalar getirilip, yeri geldiğinde de sanat yapanlara cezalar verilmiştir. Bundan dolayı da sanatla ilgili yeni tanımlar yaratılmıştır. Bugün sanat ve sanatçı terimi birçok kişi tarafından çok basite alınır, basit bir işmiş gibi davranılır. Net gözüken bir kavram gibi kullanılabildiği gibi, akademik çevrelerde sanatın detayı daha iyi anlaşılmaya ve araştırılmaya çalışıldığı için, sanatın ne şekilde tanımlanabileceği, hatta tanımlanabilir olup olmadığı bile hararetli bir tartışma konusudur.
Türkiye’de müzik yapmak çok kolay, eline müzik aletini alan sokaklarda bile müzik yapabilir. Ama kültürlü müzik yapmak ve kültürlü müzisyen olarak yaşamak çok zor. Türkiye’de sanat yapmak kolay, bir resim çizersin adına sanat dersin, ama usta sanatçı olup ustalar yetiştiren sanatçı olarak yaşamak ve bu şekilde sanat yapmak da çok zor. Hayat insanları yönlendirirken isteklere göre değil içinde bulunduğumuz şartlara göre yönlendirir. İsterseniz sanatınızla ilgili en kral eğitimi alın. Belki kısa bir süre sanatınızın en zirvesinde olabilirsiniz, maalesef olmak istediğiniz sanatı icra etmek değil, hayatta kalabilmenin getirdiği şartların, gerektirdiği durum ne ise, o durumu yerine getirmek zorunda kalırsınız. Açlıktan ölen birçok sanatçımız, ustalarımız bulunmaktadır. Emekli olamayan, ama geçimini sanatıyla elde etmek için çalışan sanatçılarımızın, çok zor şartlarda yaşadığını, birçoğumuz biliriz.
Bulundukları ortamlarda bilgileriyle anlaşılamayan kültürlü sanatçıların bilgilerini, bir hazineyi korumaya çalışır gibi koruyan sanatçılar, ustalar, zanaatkarların toplum tarafından ezildiğini göz ardı etmemek gerekir. Haklarında doğru düzgün yasaları bile olamaya sanatçılar.
Peki ne olacaka böyle?
Kimisi sırtında sazıyla metropol şehre gelmiş baba yadigarı sanatını icra etmeye çalışan ama sanatı yerine başka mesleklere güç bela sahip olan kişiler. Kimisi bulunduğu yerde geçinemeyip başka yerlerde başka işler yapan zanaatkarlar, ustalar.
Öyle sanatlar var ki bu sanat türleri üniversitelerde derslere konu olmuş ama bir türlü geçinme kaynağı olamamış sanat türleri. Hayatlarını sanatıyla, zanaatıyla ve ya ustalığıyla geçinmesi gerekenler ama geçinemeyenler. Bundan dolayı da bir çok ustalık gerektiren işlerin yok olmaya yüz tutması çok kötü bir durum. Sanatız bir toplum kültürsüz toplum demektir. Kültürünü kaybeden toplum ise yozlaşmaya yüz tutar. Sanatçılar korunmalı ve geçimini sanatıyla yapmaları için onlara olanaklar tanınmalıdır.
Sanat kolay elde edilen bir şey değildir. Sanatçılık ve zanaatçılık daha çok aileden miras kalır ve çocuklarla devam eder. Sanat toplumun kültür düzeyini gösterir ve kişileri yozlaşmaktan kurtarır. Aynı zamanda da kişilerin ailelerini geçindirme kaynağıdır.