Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
Cenabı Allah (C.C) şöyle buyuruyor; “Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” (İbrahim,14/7,) Kur’an da en çok vurgulanan dini kavramlardan biride şükürdür. Sahip olduğumuz imkanların değerini bilmek, bunları vereni unutmamak, yerinde kullanmak şükür kavramının anlam alanına dahil oluyoruz demektir. Günlük dilimizde çok kullandığımız ‘elhamdülillah’ bir şükür ifadesidir. Günde kıldığımız farz ve sünnet namazlarda yaklaşık 30 defa Fatiha okuyoruz. Bu sayı kadar günde şükrümüzü Rabbimize dile getiriyoruz. Namaz kılmayan ağzıyla belki hiç şükür etmiyor yada nadir ediyor. Buda namaz kılmamanın dezavantajı… Hem namazımızı kılıyoruz hem de şükrümüzü dile getiriyoruz. Allah’a karşı şükrümüzü ifade edebilmenin pek çok yolu vardır. Mesela sabır vardır, kanaatkarlık vardır. Şükür eden bir kul aynı zamanda sabırlı ve kanaatkar bir kuldur. Şükrün sıkı sıkıya ilişki kurduğu kavramlar; “ibadet ve kulluktur” Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hac etmek, infak, sadaka ve diğer nafile ibadetlerle de hem hal olabilmek şükrümüzün gereğidir.
Efendimiz ‘çok ibadet etmek çok şükür etmek demektir’ buyurmuşlardır. Aslında hakiki ve gerçek şükür budur. Namaz kılmayan, oruç tutmayan, Allah’ın emirlerine uymayan şakir bir kul olamaz. Ağızla söylemek kolaydır… Akşama kadar çok şükür diyebiliriz. Önemli olan tatbik etmek, içimizi düzeltmek, kulluk görevimizi yerine getirmek, verilen nimetin kıymetini bilmek ve yerinde kullanmak… Zengin olan bir insan akşama kadar ağzıyla çok şükür dese, bir fakire hiç zekat ve sadaka vermezse onun bu söylemesi gerçek manada bir şükür değildir ve göstermeliktir. Sadece ağız söylüyor ve kalbe geçmiyor uygulamıyor. Rabbim cümlemize hakiki manada şükür edebilmeyi, verilen nimetlerin kıymetini bilmeyi nasip eylesin.
Dua da buluşmak dileğiyle Allah’a emanet olun.