Duyguları anlatmak için, insanların yaşadıklarını ve yaşadıklarına karşı taşıdıkları duyguları bir nebze de olsa bilmek gerekir. Duygular, insanların kendilerini ifade etme biçimlerindendir.
Güllük gülistanlık yaşayan toplumlarda, insanların olaylara karşı olan duyguları ile, savaş, yokluk ve sıkıntılar içerisine yaşayan toplumların, olaylara karşı gösterdikleri duygular aynı değildir. İnsanlar yaşadıkları ile gelişirler ve olgunlaşırlar. Tecrübeleri, yaşadıkları ile orantılıdır. Duyguları da o yönde ilerler.
Duygu insanın kendisidir ve insanını yaşadıkları ile özdeştir. Sevinçlerimiz, mutluluklarımız, üzüntülerimiz, kızgınlık ya da öfkelerimiz hatta ve hatta susarak tepki vermemiz, duygumuzun birer dilidir.
Biz, bir olay karşısında öfke duyduğumuzda, kolaylıkla kızar ve öfkemizi beden dili ile dile getiririz. Beden dili, duygularımızın dışa vurulmasında en büyük etkendir.
Her insan aynı olaya karşısında aynı duyguyu taşımaz. Çünkü o olayın, her insandaki yeri ve yaşanmışlığı farklıdır.
Örneğin, bir kedi gördüğümüzde, kimimiz evde kedi besleyemediği için üzülürüz. Kimimizin kedisi ölmüştür onu hatırlar, daha farklı tepki gösteririz. Kimimiz kedi sevmeyiz, kediden iğreniriz. Kimimiz de kedileri çok sevdiğimiz için, kediye büyük bir şefkatle bakar ve onu bağrımıza basarız. Bu tarz duyguları ardı ardına sıralamak mümkündür. Kedi ile ilgili yaşadıklarımız, kediye karşı olan duygumuzu belirler. Çünkü, bir olay karşısında oluşan duygular, kişiden kişiye değişmektedir. Her insan aynı olaya, aynı duygu ile karşılık vermemektedir. Birisi üzülürken, diğeri sevinebilir. Tıpkı bir oyunu kazanan ve kaybeden gibi. Kazanan taraf sevinirken, kaybeden taraf üzülür.
Duygularını içine atan kişiler ise, ileride oluşabilecek psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalır. Kimseyle konuşmayan, sorunlarını dile getiremeyen kişilerde, yaşam ile ilgili büyük hasara sahip olurlar. Yaşamları boyunca bu hasarı düzeltmeye çalışırlar.
Çaresiz insanlar aynı zamanda da duygu yoğunluğuna en fazla sahip olan kişilerdir. Sığınacak bir yeri olmayan kişiler, toplum içerinde kendisine, duygusal açıdan baskı yapan ve bunun altında ezilen insanlardır.
Gülmek, üzülmek, kızmak gibi duygular, belli olaylara karşı verilen tepkilerdir.
Birine yardım ederek merhamet duygusunu taşıyan kişiler, ettiği yardım sonunda, kendisinde rahatlama hisseder. Duyguları dışa vuran kişiler, aynı zamanda da rahatlarlar.
İyi duygulara sahip olabilmek için ruhen rahat olmamız ve zor da olsa yaşamımızı o doğrultuda yönlendirmemiz gerekir.