İlahiyatçı Hatice Ezer, son yıllarda toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunun ciddi tehditlerle karşı karşıya olduğunu belirtti.
Ezer, aile yapısının son derece büyük, planlı ve organize saldırılara uğradığını vurgularken, bu saldırıların toplumun değerlerine ve inançlarına zarar vermek amacıyla yapıldığını ifade etti. Aile kurumunun dokunulmazlığını savunan Ezer, inanç ve ahlak sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Aileyi tehdit eden tüm iç ve dış saldırılara karşı, İslam’ın ışığında bir duruş sergilemenin, aileyi korumanın ve geleceği sağlam temeller üzerine inşa etmenin tek yolu olduğunu belirten Ezer, aile kurumunun teminat altına alınmasının ancak batının yozlaşmış kültürlerinden arındırılmış bir toplumla mümkün olabileceğini söyledi.
Aile kurumunun özellikle yerel karanlık odaklar tarafından daha da zayıflatıldığına işaret eden Ezer, “Toplumumuzun temel yapısı olan aile; son yıllarda büyük, planlı ve organizeli saldırıların hedefi haline getirilmiştir. Bu saldırıların, artık aleni ve her zeminde yapılıyor olması; bu karanlık odakların bozgunculuklarında çok ciddi tahribatlara yol açtıklarının bir sonucudur. Biz Müslümanların da bu işe çok bilinçsizce çanak tutmamızın bir sonucu olarak ailenin temel yapısı artık iyice sarsılmış durumdadır.” dedi.
Medya ve televizyon dizilerinin de aile kurumuna yönelik saldırılarda önemli bir rol oynadığını vurgulayan Ezer, şöyle devam etti: “Televizyon dizileri ve filmlerle ahlaksızlık normalleştirilmeye, gayrı meşru birliktelikler günlük hayatın bir parçasıymış gibi dayatmaya başladılar. Açık saçıklıkla, kadını kişiliksizleştirmeye, özgürlük adı altında izzet ve onurundan uzaklaştırmaya ve tüketim çılgınlığıyla kapitalizmin iradesiz bir piyonu haline getirmeye başladılar. Bu dizi ve filmlerde, inanç değerleri ve kültürel bağlılık ötekileştirilmeye, aşağılamaya ve düşmanlaştırılarak saldırıların açık hedefi haline getirildi.”