Gençler çevrimiçi olmak, kadınlar ise çamaşır makinası istiyor
Dezavantajlı göçebe gruplarla ilgili akademik çalışmalarımdan elde ettiğim sonuçları bu köşeden okuyucularım ile paylaşmaktayım. Geçen hafta Mersin’de düzenlenen Yörük Yaşamı ve Kültürü Çalıştayı’na katıldım ve çalıştay sırasında uzun zamandır görmek için sabırsızlandığım Sarıkeçili Yörüklerinin yaşam alanlarında gözlemler yapma imkânı elde ettim. Ayrıca bu sırada yaptığım çekimlerden bir de belgesel film hazırladım. Bize bu imkanı sağlayan Yörük Yaşamı ve Kültürü Çalıştayı Sempozyum Düzenleme Kurulu’na teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi Sarı Keçililer, Orta ve Batı Toroslarda göçebe yaşama devam eden son Yörük topluluğudur. Nisan ayının ortalarında Mersin’den başladıkları göç yolculuğunu gün dönümünden önce (22 Haziran) Konya ve Karaman çevresinde bulunan yaylalara vararak tamamlıyorlar. Bu göç sırasında ortalama 38 kez çadır kurup çadır söken Sarıkeçililer, bütün yazı bu yaylalarda geçirdikten sonra Ekim ayında havaların soğuması ile birlikte yine aynı yolları kullanarak Mersin çevresindeki kışlaklarına dönüyorlar ve kışı burada geçiriyorlar.
Yörükler için bütün zorluklarına rağmen göç kutlu bir yolculuk. Sarıkeçililer bu kutlu yolculuğun orman alanlarının daralması ve yerleşim yerlerinin genişlemesi ile gittikçe daha meşakkatli hale gelmesinden dertli. Sınırlarına girdikleri her ilçenin kaymakamlığından, orman işletme şefliğinden, jandarmasından izinler almaları gerekiyor. Ayrıca herhangi bir şekilde önceden bildirdikleri güzergâhtan farklı bir güzergah kullanmaları halinde cezai yaptırım ile karşılaşabiliyorlar. Onlar bu izinleri ve kuralları doğal karşılıyor ve kurallar dâhilinde hareket etmekten bir rahatsızlıkları yok.
KEÇİ ETİNE HAK ETTİĞİ DEĞERİN VERİLMESİNİ İSTİYORLAR
Sarıkeçililerin en önemli sorunu keçi etinin, diğer etlere göre daha değersiz kabul edilmesi ve mezbahalarda kesilmemesi. Göç Eden Sarıkeçililer Dayanışma ve Kültür Derneği Başkanı İbrahim Yağal, keçi etinin çok sağlıklı bir et olduğunu, diğer etlerden farklı olarak tamamen doğal olduğunu çünkü keçinin yaylalarda otlayarak beslendiğini belirtiyor. Yağal, “Keçi bal arısı gibidir; bal arısı nasıl her türlü çiçekten bal alırsa keçi de doğada bulunan her türlü bitkiyi tüketerek süt yapar ve et tutar. Halbuki ne inek ne de koyun bu kadar çeşitli bitki türüyle beslenmez” sözleriyle keçi etinin değerini göstermeye çalışıyor.
EĞİTİM HALA ÖNEMLİ BİR SORUN OLMAYA DEVAM EDİYOR
Eğitim Sarıkeçililerin bir diğer önemli sorunu. Göç zamanları okul takvimi ile uyuşmadığı için çocukların eğitimi sürekli yarım kalıyor. Ayrıca yaşam alanlarına araç girişi zor olduğu için özellikle yağışlı havalarda çocuklar kilometrelerce yürümek zorunda kalıyor. Okul yolu bir işkenceye dönüşüyor. Utangaç bir Sarıkeçili kızı, erkek kardeşi ile birlikte her sabah 2 kilometre kadar yürüyerek okul servisine kavuştuğunu ve yağmurlu havalarda bu mesafenin daha da arttığını; ıslandıkları için yağışlı havalarda okula gidemediklerini anlattı. Okula gitmeyi çok sevdiği parlayan gözlerinden açıkça anlaşılan utangaç kız, Gülnar’da büyük öğrenciler için büyük bir yurt olduğunu, kendileri için de küçük bir yurt yapılırsa kendisinin de çok çalışıp doktor olacağını söyledi.
Bazı Sarıkeçililer çocuklarını yerleşik hayata geçmiş akrabalarının yanına vererek eğitim sorununu çözmüş görünüyor. Ancak hepsi aynı imkâna sahip değil. 21. Yüzyılda gelişmiş bir büyükşehirde çocukların okula ulaşmak için büyük zorluklara katlanmak zorunda kalması kabul edilebilecek bir durum değil. Sarıkeçililer bu konuda çözümün yörüklerin yoğun olarak yaşadığı birkaç yerde yatılı okul ya da yurtların yapılması olduğunu söylüyorlar. Yörüklerin kışlak olarak kullandığı alanlarda okul servislerinin geçebileceği yolların yapılması hem öğrencilerin hem de tüm Sarıkeçililerin yaşamını kolaylaştıracaktır.
SOSYAL MEDYA GENÇLERİN VAZGEÇİLMEZİ
Sarıkeçili gençlerinin en önemli sorunu ise çevrimiçi olamama. Dünya ile tek bağlarının cep telefonu olduğunu belirten Sarıkeçili gençler, Facebook’un başlıca boş zaman geçirme etkinlikleri olduğunu ancak hiçbir operatörün yaylaklarında ve kışlaklarında sağlıklı olarak çekmediğini; bu yüzden sürekli çevrimiçi olabilecekleri yerler aradıklarını anlattılar. Gençlerin birçoğu çevrimiçi olabilseler göçebe yaşama devam edebileceklerini; cep telefonunun bir çobanın en yakın dostu olduğunu telefonlarının çekmesi için yüksek dağlara konulacak baz istasyonlarının bakımını dahi gönüllü olarak yapabileceklerini ifade ettiler.
KADINLARIN TEK İSTEĞİ ÇAMAŞIR MAKİNASI
Diğer göçebe topluluklarda olduğu gibi Sarıkeçililerde de en çok yük çekenler kadınlar. Çocuk bakımı, yemek, süt sağma, ağılın bakımı ve temizliği, çadırın bakımı ve temizliği, peyir yapma, tereyağı yapma, çamaşır… tamamı kadının üzerinde. Kadınlar bu yüklerin altında adeta eziliyor. Göçebe yaşam gereği çocuk sayısı da oldukça fazla; ondan fazla çocuğu olanlar, üzerine kuma gelenler de var. Bu yükler altında kadınların çocuklarının okuması dışındaki tek isteği çamaşır makinası. Evine konuk olduğumuz Sarıkeçili kadınları, gençlerin bir giydiğini bir daha giymemesi sebebiyle çamaşır yükünün çok arttığından yakınıyor. Bunlardan birisi tek kızının ilçede teyzesinde kaldığını, bu yüzden tek başına on kişinin çamaşırını yıkamak zorunda olduğunu anlattı.
Çamaşır makinası almamalarının sebebiyse basit: çamaşır makinasının çalışmak için çok fazla elektriğe ihtiyaç duyması. Göçebe Sarıkeçililer elektrik ihtiyaçlarını güneş enerjisi ile çalışan elektrik panelleriyle gideriyor. Ancak çamaşır makinası için daha büyük panellere ihtiyaç var. Mersin Büyükşehir Belediyesi bu yıl içerisinde bazı Sarıkeçililere elektrik panelleri dağıtmış; ancak birçoğu bu imkândan yararlanamamış. Devlet büyüklerinin bu cefakâr kadınlara/analara birer panel ve çamaşır makinasını çok görmeyeceğine inanıyoruz.
Sarıkeçililer bütün zorluklarına rağmen göçebe yaşamı dolayısıyla da Torosları bırakmamakta direnmektedir. Bu konuda devletten beklentileri ise birkaç küçük istekten ibarettir. Kadınlar çamaşır makinası, çocuklar okul, gençler sosyal medya erişim imkânı, erkekler ise keçileri için verilen desteklerin arttırılmasını istemekte. Sarıkeçililer bizim köklerimizdir. Bizim kaybettiğimiz değerleri yaşatan son topluluktur. Onların Torosları terk etmesi ile biz de köklerimizden olacağız.