İki bölümden oluşan, “Kalkınma ve Üretim” konulu yazımın ikinci bölümüyle sizlerle birlikteyim.
Ülkemiz tarım ülkesi olmakla birlikte, sanayinin gelişmesine açık bir ülke konumundadır. Yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarımız üretim için birer araçtır. Bizler üretimi yapabilmemiz için, her şeyden önce çok iyi bir bilgiye sahip olmamız gerekmektedir. Belli bir düzen içersinde sistematik çalışmamız işimizi daha da kolaylaştırır.
Üretimde kullanacağımız araçları çok iyi ve detaylı bilmeliyiz. Bu alanlarda mühendisler yetiştirmeliyiz ve mühendisleri uygulama yaptırmalıyız. Yaptığımız bu uygulamaları gerçeğe dönüştürmeliyiz. Çünkü üretim ciddi anlamda koordinasyon İster. Yani büyük bir sistem ister.
Örneğin, küçük bir bahçeyi ektiğimiz de bile önce, bahçedeki toprağı dinlendiririz. Daha sonra dinlendirdiğimiz toprağa uygun tohumları ekeriz. Tohumları ektikten sonra duruma göre sulama yöntemini kullanırız. Sadece bununla da bitmez sulamanın dışında tekrardan bahçeyi kontrol ederiz. Çapa yaparız, Fide ve ya fidan köklerini toprakla doldurur, bahçeye büyüdükçe onu takip ederiz. Yani üretim çok basit bir olgu değildir. Bu adımları iyi bilmek gerekir. Toprağı tanımak, uygunluğunu tespit etmek gerekir.
Bu aynı şekilde yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarımızı üretimde kullanırken de böyledir.
Bir ülke sanayi alanlarında üretim yapıyorsa, o ülkede pek çok unsur gelişmiş demektir. Teknoloji ile birlikte kişilerdeki iş istihdamı da aynı oranda gelişmektedir.
Üretim İnsanları aynı zamanda işsizlikten de kurtarır. İnsanları tembellikten uzaklaştırır ve çalışmaya yönlendirir. Böylece bir ülkenin kalkınmasında büyük destekte bulunur.
Bilgi ve becerilerin kullanıldığı üretim alanları, kişilerin aynı zamanda da geçim kaynağıdır. Üniversitede açılacak yeni alanlar demektir. Ayrıca bu mesleklerin de aktifleşmesi demektir. Mühendislik bölümü açılmış ise, bir mühendis üniversiteyi bitirdikten sonra bu işi yapabilecek iş alanlarını buluyor demektir.
Üretimin yoğunlukla yapıldığı bir ülkede, her şey birbirine bağlantılı olarak gelişir ve değişir. Üretim yapılan bir ülkede, insanların, yemesinden içmesine kadar, elbisesinden ayakkabısına kadar, lokantasından oteli ne kadar ya da tatilinden kullanacakları taşıt araçlarına kadar her şey değişir ve gelişir. Çünkü üretim geliştikçe ve değiştikçe kişilerdeki yaşam tarzı ve ekonomideki refah seviyesi de değişir. Önemli olan ihtiyaçları kendi ülkemizde sağlamış oluruz. Üretimle birlikte dışa bağımlı olmaktan da kurtulmuş hale geliriz.
Bir ülkenin kalkınması için gerekli olan unsurlardan biri üretimdir. Üretim olmazsa olmazlardandır ve bir ülke için, insanlık için, daha iyi bir yaşam için şarttı.