Kudüs’ün üç ilahi din içinde vazgeçilmez olduğunu diğer bölümlerde belirtmiştim. Bu yazımda Kudüs’ün üç ilahi din açısından neden bu kadar çok değerli olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Yahudiler açısından baktığımızda, onlar için tanrı dünyayı buradan yaratmaya başladığı varsayılmaktadır. Yani dünya buradan yaratılmıştır. Yahudilerin Tevrat ve Zebur’u kapsayan kutsal kitabı Tanah’ta Kudüs’ü ‘tanrının seçtiği şehir’ olarak tanımlar ve Yahudiler burayı dünyanın merkezi olarak kabul ederler. Ayrıca Yahudi dini metinlerinde Kudüs için ‘Tanrı dünyayı yaratırken güzelliği on parçaya taksim etti, bunun dokuzunu Kudüs’e birini dünyaya verdi’ denilir. Kutsal kitaplarına göre İsrail Kralı Davud, milattan önce Kudüs’ü Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa etti ve oğlu Kral Süleyman, ilk tapınağı şehrin içinde kurdu.
Kudüs şehrinin kutsallığı Hristiyanlar için de çok önemlidir. İncil’e göre İsa bu şehirde çarmıha gerildi. Aynı zamanda da Hıristiyanlar için mahşerdeki dirilişin mekânı olarak kabul edilmekte ve Mesih’in bu şehre inerek, yeryüzünde bin yıl sürecek Tanrı Krallığı kurulacağına inanılmaktadır.
İslamiyet açısından Kudüs’ün öneminin oldukça büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. Diğer peygamberlerin yanı sıra son peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in miraca çıkmadan önce uğradığı şehir olmasıdır. Burası Müslümanların ilk kıblesidir. Müslümanlar namaz kılarken Mescid-i Aksa’ya 16 ay boyunca yönelmiştir. Daha sonra kıble, Mekke’ye yani Kabe’ye çevrilmiştir.
Beyt-i Makdis yani Mescid-i Aksâ, fazîleti bakımından üç büyük mescidden biridir. Bu üç mescidin birincisi Mescid-i Harâm (Kâbe), ikincisi Mescid-i Nebevî, üçüncüsü ise Mescid-i Aksâ’dır.
Bu manevi değerlerden dolayı savaşlar ve çekememezlikler yüzyıllar boyunca sürmüştür. Kudüs ile ilgili savaşlar ve Kudüs’ün paylaşılamaması her zaman için gündemde olmaktadır. Hristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar arasında paylaşılamayan Kudüs büyük, pek çok manevi değeri de beraberinde getirmiştir. Her üç dinde de bu değerler korunmaya çalışılmaktadır. Maalesef bu değerler korunmaya çalışılırken orada yaşayan mazlum halk ve pek çok sivil toplum bu kısır çekişmeden dolayı hayatını kaybetmekte ve yaşamlarını düzenli bir şekilde sürdürememektedir. Oluşan haksızlıklar halka yansımaktadır.
Kudüs’ün manevi değerleri bizim manevi değerlerimiz demektir onu korumak ise Müslümanlara düşmektedir.
Bir daha ki köşe yazımda buluşmak dileğiyle hoş çakalın.