Yapılan araştırmalar göre dünyada 206 ülke bulunmaktadır.
Bu ülkeler kendi içinde belli gruplar oluşturmuşlardır. Bu gruplar arasında en çok bilineni Avrupa Birliği, NATO, Avrupa Konseyi ve benzeri topluluklardır. Bu topluluklara üye olan ülkeler kendi güvenliklerini buradan alınan kararlar doğrultusunda oluştururlar. Buradaki kararlar ülkelerin bir anlamda biçimlenmesine de sebep pek çok ülke bir yerlere bağlıdır ve ticaretini bu ülkelerin bağlı oldukları kurallar çerçevesinde oluştururlar. Özünde bağımsız olan ülkeler, bağlı oldukları gruplardan dolayı kuralları çiğneyemezler. Ülkelerin birlikteliğinde oluşan stratejik çalışmalar, ülke savunması önemli rol oynamaktadır. Alınan ortak kararlara, topluluğa üye olan ülkeler uymak zorundadır.
Rekabet politikası ülkeler arasında oldukça farklı işlemektedir. Her ülkenin üye olduğu topluluktan çıkacak kararlara göre, ekonomiler yönlendirilir.
Politik çıkarlar ise burada başlıyor. Buralara üye olamayan ülkeler bunları yapamazken üye olmaya çalışan ülkeler üzerinden oynana oyunlar daha da vahim. Çünkü üye olmaya çalışıp da, üye olamayan ve üye olmak için gerekenleri yapmaya çalışan ülkeler bir nevi üye olan ülkeler tarafından sömürülmektedir.
Bazen de ülkelerin getirmiş olduğu kurallar dışında, farklı stratejik hareketlerle o ülkeyi üye olmasa da kendine bağımlı hale getirir. Fakat hal böyle iken menfaatler sadece tek taraflı olmaktadır. Çünkü üye olmadığı halde üyeymiş gibi, konan kurallara uymakla kendini mecbur bırakılan ülkeler kendi ekonomisini düzelteyim derken, daha da berbat hale getirebilmektedir. Üye olması için verilen kuralları yerine getirmek zorunda kalır. Kendi ülkesinin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, bir yandan da ağır olan kurallarla sömürü yolunu ülkesine açmış olur. Bu durum ekonomisini derinden etkiler. İç pazarı üye olamadığı için üye ülkeler gibi kullanamamaktadır. Topluluğa üye olan ülkeler gibi eşit koşullara sahip olamadığından, ekonomisinin düzelme ihtimali zayıf olmaktadır.
Aynı zamanda da toplulukları yönetenler tarafından çıkarlar doğrultusunda yapılandırılmaya çalışılan ülkeler, kapital ülkelerin sermayesi haline gelirler ve buralar sömürülen devletler halinde yer alırlar. Sömürü haline gelen ülkelerin ekonomileri olumsuz yönde etkilendiği için, o ülkede yaşayan halk mutlu değildir. Refah seviyeye ulaşamamıştır.
Bir ülke kendisi üretmeli ve üretime dönük çalışmalar yapmalıdır. Kendi iç piyasasını geliştirici projeler uygulamalıdırlar. Bu projelerle halk bilinçlendirilmeli ve arz talep eğrisi yükseltilmelidir.